Tarihi Yarımada Okuma Kültürü Atlası

Palimpsest kelimesini daha önce hiç duydun mu? Duymadıysan söyleyelim, çok eski zamanlarda kullanılan bir kâğıt türüdür. Bu kâğıdın özelliği üzerine tekrar tekrar yazı yazılmasıdır. Dikkatli ve meraklı bir okur, palimpsestin üzerinde yazılan eski hikâyelerden parçalar okuyabilir. Kentlerimiz de biraz palimpsestler gibidir. Zamanla değişip dönüşse de içinde yüzyılların izlerini barındırır. İstanbul'u Okuyorum projesi kapsamında hazırlanan bu harita, İstanbul'un tarihi çekirdeği Tarihi Yarımada'da hepimizin bildiği ve insanlığın ortak mirasına dönüşmüş yapıların okuma kültürü ile ilişkisini ortaya koyuyor. Okuma kültürü ve kent kültürünün içiçe geçtiği ve birbirini yarattığı anların hafızasını topluyor. İstanbul'u bir palimpsest gibi okumayı öneriyor. Proje kapsamında hazırlanan basılı harita üzerinde gösterilen yapılarla ilgili detaylı bilgiye bu site üzerinden ulaşabilirsin! Açıklamaları aşağı kaydırdıkça yerleri ziyaret edeceksin.

Okuma Kültürü Rotası

Topkapı Sarayı Müzesi Yazma Eser Kütüphanesi

Çok eski zamanlarda dünya üzerinde bilgisayarlar yoktu, kitapların çoğaltılmasını sağlayan matbaa makineleri yoktu. Yazarlar eserlerini tek veya birkaç kopya halinde üretirlerdi. Eser çoğaltılacağı zaman yeniden elle yazılarak kopya edilirdi. İşte bu eserlere elyazması diyoruz. Topkapı Sarayı'nda yazma eserlerin korunup saklandığı bir kütüphane bulunuyor. Burada binlerce yazma eser var. Bu eserlerin birçoğunu da minyatür koleksiyonları oluşturuyor.

İstanbul Arkeoloji Müzesi

19. yüzyılın sonlarında arkeolog ve ressam Osman Hamdi Bey tarafından kuruldu. İçerisinde dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan binlerce arkeolojik eser bulunuyor. Haritada bulunan sütunlardan birinin kopmuş olan bir parçası burada sergileniyor. Acaba hangi sütun? Öğrenmek için okumaya devam et!

Çelik Gülersoy İstanbul Kitaplığı

Turizmci ve yazar Çelik Gülersoy, İstanbul’u çok seven, tarihini merak eden ve İstanbul'la ilgili kitapların koleksiyonunu yapan biri. Tarihi Soğukçeşme sokağında onun ismini taşıyan kütüphanede ise İstanbul’un Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet tarihine ilişkin kitaplar, fotoğraflar ve haritalar bulunuyor. Bu kitaplıktaki en eski eser 1541 yılına ait. Öyleyse kaç yaşında?

Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Evi

1901-1962 yılları arasında yaşamış Ahmet Hamdi Tanpınar bir öğretmen ve yazardı. Ahmet Hamdi Tanpınar eserlerinde kentleri, insanların kentlerde nasıl yaşadıklarını bolca anlatır. Topkapı Sarayı'nın Alay Köşkü'nde, yazarın ismiyle 2011 yılında açılan bu müze aynı zamanda bir kütüphane. Kitaplarla birlikte farklı yazarların mektuplarına, eşyalarına ve fotoğraflarına evsahipliği yapıyor.

Beyazıt Devlet Kütüphanesi

Beyazıt Devlet Kütüphanesi, 1884 yılından beri araştırmacıların meraklarını gideriyor. İçinde bir milyona yakın eser var! Buradaki elyazmaları ve eski eserler özel cam odalarda korunuyor. Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde görme engelli bireylerin ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş bir bölüm bulunuyor.

Yahya Kemal Müzesi

1884-1958 yılları arasında yaşamış Yahya Kemal Beyatlı yazar ve şairdi. Onun ismi verilerek müzeye dönüştürülen bu yapı eskiden bir medrese yani okulmuş. Yahya Kemal Müzesi'nde yazarın kıyafetleri, notları ve çalışma masası gibi kişisel eşyaları sergileniyor.

Basın Müzesi

Basın Müzesi'nin bulunduğu bina 1865 yılında inşa edildi. Bir dönem üniversite, bir dönem belediye olarak kullanıldı. Şimdi ise basın tarihimizi anlatan bir müze. Osmanlı'nın ilk matbaasının birebir maketi, 19. yüzyıldan kalma cilt presi ve kabartma makinesi gibi ilginç gazetecilik makineleri Basın Müzesi'nde sergileniyor.

Orhan Kemal İl Halk Kütüphanesi

1914-1970 yılları arasında yaşamış Orhan Kemal futbolcu ve yazardı. Çok sayıda roman, öykü ve tiyatro oyununu Türkiye edebiyatına kazandırdı. Yazarın ismi verilen bu kütüphane herkese açık bir halk kütüphanesi.

Süleymaniye Kütüphanesi

Osmanlı döneminde bir mahallenin ihtiyaçlarını karşılayacak camii, hastane, okul, kütüphane ve aşevi gibi yapılar birlikte tasarlanıp inşa edilirdi. Bu yapılar bütününe külliye denir. Süleymaniye Kütüphanesi Süleymaniye külliyesinin bir parçası ve dünyanın en önemli elyazması kütüphanelerinden biridir. Tıp alanındaki çalışmalarıyla tanıdığımız biliminsanı İbn-i Sina’nın eserleri bu kütüphanede!

Kadın Eserleri Kütüphanesi

1990 yılında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kurulan kütüphane Fener-Balat semtinde Osmanlı döneminden kalma tarihi bir binada yer alıyor. Kütüphanede kadınlarla ilgili yapılmış araştırmalar, yazarların notlarını, mektuplarını içeren koleksiyonlar, afişler, fotoğraflar ve video arşivleri bulunuyor. Kadın Eserleri Kütüphanesi, kadın çalışmalarını konu alan birçok etkinliğe evsahipliği yapıyor.

Orhan Kemal'in Evi

Biraz önce isminin verildiği kütüphaneyi okuyun Orhan Kemal işte bu evde yaşamış. Ailesi ve edebiyat severler Orhan Kemal’in evinin bir müzeye dönüştürülmesini istiyorlar. Böylelikle onu daha yakından tanımak için daha çok fırsat bulabiliriz.

Nirengiler Rotası

Topkapı Sarayı

Tarihi Yarımada’nın haritasına dikkatle bakarsan İstanbul Boğazı’na bakan en uç bölgesinin bir burna benzediğini fark edeceksin. İşte burada bulunan Osmanlı sarayı Topkapı Sarayı. O nedenle bu bölgeye de Sarayburnu deniyor. Topkapı Sarayı, Doğu Roma İmparatorluğu’nun sarayının bulunduğu içkalesinin üzerine, İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından kuruldu. 400 yıl boyunca Osmanlı padişahlarının evi oldu. Bugün ise dünyanın en güzel müzelerinden bir tanesi.

Sultan Ahmet Camisi

1609-1617 yılları arasında ismini aldığı padişah Sultan Ahmet tarafından yaptırıldı. Caminin içi ve kubbeleri, mavi, yeşil ve beyaz renkli muhteşem İznik çinileri ile bezendiği için aynı zamanda “Mavi Cami” olarak biliniyor. Çiniler hem sanat eseri hem de okuma kültürünün çok önemli parçası. Çünkü üzerlerinde bulunan çiçek motiflerinin hepsinin çeşitleri ve çeşitlerine göre farklı anlamları var! Sen de çinilerde sıkça gördüğün çiçekleri sayabilir ve anlamlarını araştırabilirsin.

Ayasofya

“Sofia” kelimesi Eski Yunancada bilgi anlamına gelir. 6. yüzyılda inşaa edilen Ayasofya, matematik ve geometri bilgisinin mimari bir sanat eserine dönüşmesinin en önemli örneklerinden biridir. Bu heybetli yapı yüzyıllar boyunca mimariye ilham oldu. Ayasofya ilk yapıldığı yıllarda dünyanın en büyük kubbesini taşıyordu. Bu nedenle tarih boyunca mimarlar kocaman kubbeyi ayakta tutan matematik bilgisini araştırdılar ve kendilerine ilham aldılar. Ayasofya’nın içi hikâyeler anlatan mozaik ve fresklerle süslenmiştir. Mozaik ve fresklerin ne olduğunu merak ediyorsan, haritayı okumaya devam et. Bu kelimelerin anlamlarını Kariye noktasında bulabilirsin!

Beyazıt Kulesi

Eski zamanlarda İstanbul’da yangınlar yüksek yerler olan kulelerden izlenirdi. Beyazıt Kulesi de bu yangın kulelerinden bir tanesi. 1749 yılında inşa edilen kule 118 metre boyunda.

Süleymaniye Camisi

1551-1557 yılları arasında Mimar Sinan tarafından yapılan büyük Süleymaniye Külliyesi'nin camisi. İsmini dönemin padişahı Kanuni Sultan Süleyman'dan alıyor. Süleymaniye Osmanlı mimarisinin en önemli eserlerinden bir tanesi. Bu yüzden yapıldığı tarihten bu yana gezginler Süleymaniye'den çok etkilenmişler ve İstanbul'u anlattıkları kitaplarında camiyi anlatmışlardır.

Yeni Cami

1597-1665 yılları arasında yaptırılan Yeni Cami, İstanbul’un şehir görüntüsünü en etkileyen yapılardan biri. Yeni Cami, dünyanın en kalabalık meydanlarından birine, Eminönü’ne bakıyor. Burada yanaşıp kalkan vapurlara akan kalabalığı, simit kovalayan martıları ve çocuklarla uçuşan güvercinleri izliyor.

Bulgar Kilisesi

Bulgar Kilisesi’nin bir diğer adı Demir Kilise’dir. Deniz kenarında yer alan kocaman bina, nemden zarar görmesin diye ince işçilik gerektiren tüm oymaları ve detaylarıyla demirden yapılmış. Malzemeleri 500 ton ağırlığında. Üstelik tüm dünyada demirden yapılmış ve günümüze ulaşan tek kilise.

Kızıl Mektep

Diğer adı Fener Rum Lisesi. 1883 yılında inşa edilen heybetli binasının kırmızı rengi nedeniyle okula “Kızıl Mektep” deniyor. Meraklı araştırmacılar için okulun içerisinde çok büyük bir kütüphane ve arşiv bulunuyor. Binanın en tepesini süsleyen kulede bir zamanlar teleskopla gökyüzü seyredilir ve astronomi dersleri verilirmiş.

Kariye

Kariye, içindeki fresk ve mozaiklerle tüm dünyanın kültürel mirası olan bir dini yapıdır. Çeşit çeşit renkli taşlar kullanılarak yapılan resimlere mozaik denir. Önemli binaların duvarlarını, tavanlarını süsleyen mozaikler mitolojiden ve önemli tarihi olaylardan hikâyeler anlatırlar. Bu nedenle görsel okuma kültürünün önemli bir parçasını oluştururlar. Kireç kullanılarak çok özel bir teknikle yapılan duvar resimlerine ise fresk denir. Freskler de tıpkı mozaikler gibi inançlara, mitolojiye dair önemli hikâyeleri anlatırlar.

Tekfur Sarayı

İstanbul’un Bizans İmparatorluğu’na başkentlik yaptığı zamanlardan günümüze ulaşan tek saray binası. Osmanlı döneminde bir süre cam ve çini atölyesi olarak kullanıldı. Tekfur Sarayı bugün arkeolojik kazılardan çıkan çini, cam ve çömleklerin sergilendiği, bu eserlerin yapım aşamalarının anlatıldığı bir müze.

Yedikule Zindanları

Yedikule Zindanları Bizans Dönemi’nde, İstanbul’u ziyarete gelen komşu ülke kraliyet ailelerini gösterişli bir şekilde karşılamak için yapıldı. İsmi Yedikule çünkü hepsi efsanelere konu alan yedi tane kulesi var.

Surp Kevork Kilisesi

11. yüzyılda yani bundan tam on yüzyıl önce yapılmış eski bir Bizans Kilise’nin üzerine 1887 yılında inşa edildi. İstanbul’un en eski kiliselerinden biri. Kilisenin altında Bizans Dönemi’nden, ayazma denilen, içinde kutsal su olduğu inanılan kuyular olduğu için halk arasında Sulu Manastır olarak anılıyor.

Sütunlar Rotası

Milyon Taşı

Dünyanın merkezi! Bizans İmparatorluğu zamanında İstanbul’a ulaşan Antik Roma yollarının başlangıç noktası kabul edilirdi. Milyon Taşı’nın diğer kardeşi İtalya’nın Roma şehrinde bulunur.

Theodosius Sütunu

Theodosius Dikilitaşı milattan önce 15. yüzyılda Mısır’da yaptırılmış. Bugün ismini aldığı Theodosius tarafından İstanbul’a getirilmiş. Dikilitaş’ın üzerinde etrafında birçok farklı alfabeyle yazılmış yazılar bulunuyor. Eski Mısır yazısı hiyeroglifler 200 tonluk taşın dört tarafını süslüyor.

Yılanlı Sütun

İstanbul’un dikilitaşları ve sütunları, Bizans döneminde imparatorların zaferlerini ve gücünü temsil eden anıtlar. Bu sütunlar yüzyıllar önce, henüz binalar apartmanlar gibi yüksek değilken şehre yerleştirilmişler. O zamanlar kimbilir ne kadar kocaman görünüyorlardı! Bu yüzden bu büyük taşların hepsi türlü türlü efsanelere konu olmuştur. Eski zamanlarda dikilitaşların şehri koruyan tılsımlar olduğuna inanılmış. Üç tane piton yılanının sarılmasını temsil eden Yılanlı Sütun’un ise İstanbul’u yılanlardan, böceklerden ve salgın hastalıklardan koruduğuna inanılıyormuş. Yılanlı Sütun günümüze yılanlarının başları kırık olarak ulaşmış. Kırık yılan başlarının bir tanesi çok uzakta değil, Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.

Örme Dikilitaş

Örme Dikilitaş’ın 300 bin taştan yapıldığı söylenir. Eski zamanlarda birbirinin üzerine taşlar dizilerek yapılan Örme Dikilitaş’ın İstanbul’u depremlerden koruduğuna inanılırmış.

son

Burası dünyanın eski yerleşimlerinden biri. Tarih boyunca pek çok farklı insan, Beyoğlu'nda yaşamış, gezmiş, eğlenmiş ve oyunlar oynamış.

Beyoğlu'ndan yolu geçenler, tozuna ayağı değenler hep hikayeler anlatmış, izler bırakmışlar ona.


Beyoğlu'nda herkesin, hepimizin bir hikayesi var.